22 Nisan 2012 Pazar

bölük pörçük

İçimdeki bu duygu.. Beni hiç bırakmayan..
Bir sen sadıksın bana, ve biliyorum beni hiç terk etmeyeceksin..
Beni her daim hüzünlü kılan, o çok nadir yakalayabildiğim gerçekten gülebildiğim mutlu anlarımda bile kendini hatırlatmaktan geri kalmayan bu duygu..


Gülmek.. Gülmek mutlu olmak değildir.
Gülmek çoğu zaman kurtarıcı bir maskedir!


Gözlerimin parladığını görüyorsanız işte o zaman gerçekten mutluyum demektir.
Sahi.. Buna kaçınız tanık oldunuz??
Burada "ben" diye cevap verecek kimse yok tabi, hiç biriniz beni tanımıyorsunuz, o yüzden buraya yazabiliyorum ya zaten.   Hoş; bunu sanallığın dibine vurmuş facebook profilime yazsaydım kaç kişi çıkardı o da merak konusu..


Facebook .. Bazen yeni insanlar tanıyıp gerçek hayata arkadaş edindirme mekanı, bazen de en sevdiğiniz insanları nedenli ya da nedensiz hapsettiğiniz yer..
ya da en sevdiğiniz insanlar tarafından hapsedildiğiniz ..


Benim konuşmaya ihtiyacım vardı; kelimeler boğazımda düğüm düğümdü.artık canımı yakmaya başlamıştı, çözülmeliydi. Ama izin verilmedi.. "Neden?" diye sormama izin verilmedi, verilecek cevaplar olmadı hiç, peki neden'di işte bir tane daha doğmuştu; neden verilecek cevaplar yoktu??
Konuşmaya gerek yokmuş demek ki der, çeker giderdim ya.. Gittim. Bende sustum artık
Susmak çok şeyi anlatırdı ya hani, öyle çok şey anlattım ki..


Bu cümlelerin yeri burası değil, ama öyle özlem doluyum ki, o gözlerimin parladığı anları özlyorum, mutlu hissetmeyi özlüyorum. Sevgi doluyum, ayn zamanda da nefret ve öfke.
Duygu patlaması yaşıyorum adeta!  Paylaşmam gerekiyor bölük pörçük de olsa, anlam bütnlüğü belki kurulamasada.. Bu beni ne kadar rahatlatabilir bilmiyorum ama en azından bu kadarına ihtiyacım var sanırım.


Sabah oldu neredeyse, fonda Eddie Vedder - Society, anlattığı her ne kadar bambaşka şeyler olsa da önemli olan hissettirdiği  değil mi, teşekkr ederim çok sevgili Eddie Vedder, bu saate kadar bana ve duygularıma eşlik ettiğin için.  Şimdi, gözlerimi kapatacağım ve tavşan deliğinden aşağı bırakacağım kendimi..
İyi geceler..

ya da iyi sabahlar; her ne haltsa..


15 Nisan 2012 Pazar

vize haftası

Blogumla daha fazla ilgilenmeyi çok istiyorum, ama malum vize haftasındayız..
diferansiyeller, teoremler, diverjanslar, rotasyoneller...
Çok çalışmam gerekiyor okuyucum çoook.. : (

14 Nisan 2012 Cumartesi

pazarları hiç sevmem


Pazarları Hiç Sevmem.. 
İnsanlık halleri, cenazeler, düğünler,eski otomobiller ve vasiyetler üzerine bir film.
Melisa Sözen'i gördüğümde, tamam bu film izlenir dedim. Çemberimde Gül Oya'dan beri pek severim kendisini. Melisa, başrolü Edhem Dirvana ile paylaşıyor. Ayşen Gruda, Hasibe Eren, Ezgi Molla,Umut Kurt gibi isimler yer alıyor bu şükela filmde. Filmin, yönetmenliği ve senaristiğini Rezzan Tanyeli yapmış, ayrıca bu film uzun metrajlı ilk filmiymiş Rezzan Hanım'ın. Çekimler Ege'nin kasabalarında ve İstanbul'da yapılmış.
Film, sevdiği kız başkasıyla evlenen ve babası çok hasta olan Oğuz ile işsiz, aşksız ve tatsız bir hayat süren Deniz'in,  kesişen hayatlarıyla birlikte, birbirlerinin hayatını tatlandırmalarını konu alıyor..
Film 27 Nisan'da gösterime girecek, beklemekteyiz. :)



Filmin bir de soundtrack'i var ki sormayın gitsin;
 "İstanbuldayım"
Nil Karaibrahimgil yazar, besteler, söyler de güzel olmaz mı? :)
Düzenlemeler de Mustafa Ceceli'ye ait bu arada.
Klipte esas oğlanımız Oğuz'un ve ağırlıklı olarak da esas kızımız Deniz'in yalnızlıkları vurgulanıyor.


(bu kısımda söyleyeceğim birkaç cümle daha var!
yalnız tamamlamadan biri yazımı okursa affola, çok uykum  var şu anda :)


11 Nisan 2012 Çarşamba

florence of cosmic love




        Youtube böyle bi grupla tanıştırdı beni. Dinlediğim müzik türünden çoook uzak olsa da hoşuma gitti Florence'nin sesi.  Diğer  parçalarına da bi göz attım fakat "cosmic love" açık ara önde.
Bu arada saçlarına da bayıldım :p


8 Nisan 2012 Pazar

ilk satırlar, "merhaba"





Merhabalar :)
Facebook ve  msn'in sanallığında boğulduğum şu günlerde bir başka sanal sosyal ortama, yazmış olduğum bu ilk blogla giriş yapıyorum. Bir süre de burada (a)sosyalleşme niyetindeyim..
Şimdi diyeceksiniz ki, madem facebook'un sanallığından asosyalliğinden dem vuruyorsun, burada işin ne?!

Bu diğerlerinden biraz farklı aslında, burada gerçek dünyadan tanıdığm insanların olacağını sanmıyorum.
Sizleri tanımıyorum, sizler sanal olacaksınız, bende öyle..
Beni tanımayacaksınız, kim olduğumu bilmeyeceksiniz.
Ama ben paylaşacağım..
Öyle ya; hayat paylaşnca güzel..  ♫♫♫♫♫♫♫♫

Burada sevgi, nefret, hüzün, coşku, özlem, aşk vs..olmayacak; yani duygu* olmayacak! (?) Desem de, bu biraz zor tabi :)
Ama fazla olmaması için elimden geleni yapacağım.
Aslına bakarsanız bu ilk bloğum değil, burada olmayacak dediğim şeyler için yazdığım bir blogum var, sadece benim olan; içeri girilmesine izin vermediğim. Ama insan dolup taşıyor ve paylaşmak istiyor işte bazen. İşte o zaman kıyısından köşesinden burayla idare edeceğim..

Peki bu idare etme kısmı dışında, asıl burada neler olacak?
Burada müzik, fizik, bilim, kitap, sinema, dizi, gündem, tv, etkinlik, sanat, teknoloji.. olacak.
Yani hayatın ivmesi, melodileri, satır araları, sahneleri.. aklınıza ne gelirse olabilir.
Yazılarımı okurken kimi zaman gülümseyecek, kimi zaman eleştirecek, kimi zaman da "ne anlatıyo bu ya" deyip çekip gideceksiniz :)

İşte böyle sevgili okuyucu, sıkılana dek ben buralarda olacağım..